17-25 aralık soruşturmaları sırasında insanların “bilmem kaçıncı yüzünü” hep beraber gördük . Ar-edep-haya dediğimiz duygulardan hiç birisinin , artık geçerliliğinin kalmadığına ; birlikte şahit olduk . Eskiden insanları tarif ederken ; şu kişi 2 yüzlüdür diye anlattığınızda , adeta o kişi hakkında ; sanki “o katildir” demiş gibi olurdunuz . Bu konuşmanın geçtiği ortam da , bir anda buz gibi bir hava eser : konuyla ilgisi olmayan insanların bile yüzü kızarırdı . Tabii ki bu durum ; normal insanların ahlak anlayışının eseriydi . Diğer taraftan , o zamanlarda da politikanın içindeki cambazların , normal insanlar gibi olduklarını söylemek mümkün değildir.
( Yazılarımda mümkün olduğu kadar eskiye öykünme (nostalji) yapmak istemiyorum . Eski çok iyiydi , şimdi kötü demek gibi bir düşünce sahibi asla olmadım . Her dönemin kendine özgü davranışları ve düşünce tarzları olduğunu en gerçekçi şekilde , tespit etmiş bir insanım . Eskiyle ilgili yazdıklarım sadece benim yaşadığım yıllarla ilgili , durum tespitlerini içermektedir. )
Bir çoğunuz fark etmişsinizdir . Çok ünlü bir ilahiyat profesörü olan Hayrettin Kahraman ; ” yolsuzluk hırsızlık değildir” diyebilmiştir . Bu söz dinen örnek teşkil eden bir şahsiyetin ağzından çıkmış sözlerdir. Hani ünlü bir halk söylemi vardır,”İmam osurursa ,cemaat sıçar “ diye . Durum tam da budur . İnsanın ne yapacağını – ne diyeceğini şaşırdığı zamanlar yaşıyoruz . Bir tarafta geleneksel olarak yaşamakta olduğumuz – öğrendiğimiz bir terbiye durumu ; diğer tarafta hafsalamızın çözümlemekte zorlandığı , iğrenç olarak tanımlayabileceğimiz söylemler ve uygulamalar . Evet ; yaşamakta olduğumuz bu gerçekliği ifade edebilecek cümleleri çok düşünmüş olmama rağmen bulamadım . Bulsam bile ; yazıya dökecek terbiyesizliği kendime yakıştıramadım.
Hatırlarmısınız ? Eski başbakanımız ve cumhurbaşkanımız rahmetli Turgut Özal “benim memurum işini bilir” ve“anayasayı bir kere delmekle bir şey” olmaz demişti . Bana göre bu sözler toplumsal yapımızda bir kırılma noktasıydı . Yani zurnanın zart dediği yerdi …. O günden bu güne ahlaksal durum ; 9 şiddetinde deprem geçirmiş ve çöküntüye uğramış düzeydedir. Hemen hemen tamiri imkansız gibi görünmektedir . Bu ahlaki çöküntünün ; kapitalizmin en ahlaksızca yaşandığı ülkeler de bile olabildiğini sanmıyorum . Çünkü kapitalizmin bile kendine has bir ahlak anlayışı olduğunu biliyorum . O ülkeler de düşeni kaldıran olmaz . Birilerinin düştüğü , diğer insanların dikkatini bile çekmez . Ama , hiç kimse de düşene bir tekme de ben vurayım demez . Ama bizde ; ahlak ve din pazarlamacısı ulemalar ve liderler kendinden olmayanı düşürmek , yerlerde süründürmek için elinden geleni yaparlar . Üstüne üstlük düşenin nasıl bertaraf edileceğine dair , akıl hocalığı bile yaparlar.
Ünlü devlet büyüklerimizden (!?) olan sn.Bülent Arınç ; Ankara’yı parsel parsel satan Melih Gökçek ile ilgili gerçekleri 8 haziran günü ifşa edeceğini , milyonlarca insanın gözleri önünde söylemiştir. Ama gelin görün ki yapılan pisliğin ortaya döküldüğü bir söylem, söz konusu bile değildir . Aradan 4 aylık bir zaman geçmesine rağmen tek kelime bile etmeyen sn.Arınç ; toplumda dini bütün – vicdan sahibi -arlanma ve utanma duygularına sahip bir insan olarak bilinmektedir . Demek ki o bile ; politika oyunları arasında kaybolabilecek düzüyde bir insanmış diyerek kendimizi avutuyoruz.
Bu durumda ne yapabilir – ne söyleyebiliriz diye düşünmeye devam etmekten başka çaremiz kalmıyor . Elimizi uzatıp destek bulabileceğimiz lider arayışları içine giriyoruz . Sözünün anlamını düşünerek konuşan insan aramaktan da yorulduk diyebiliriz. Örneğin sn.Cumhurbaşkanı ; Biz yaradılanı yaratandan ötürü severiz sözünü defalarca söyledi . Hatta bu toplumun % 99 u MÜSLÜMANNNNN dır diyerek bir taraftan gönülleri hoş ederken ; diğer taraftan O alevi – o ermeni tohumu – bu yahudi dölü –o kürt ; gibi veciz sözleri söyleyerek , yaradılanı inancından ve milliyetinden dolayı nasıl aşağılayıp yok ettiğini ve hedef gösterdiğine şahit olduktan sonra , toplumsal çöküntünün çok uzun yıllar düzeltilemeyeceği kanaati her geçen gün yaygınlaşmaktadır …..
Görünen o ki ; battıkça – çöktükçe ; kurtarılmak için yukarıya doğru uzattığımız elleri tutacak , o eli sahiplenecek – o eli sevip saracak , okşayacak insanları bulmak için daha çok çalışmamız gerektiği ; ortada duran en yalın gerçektir. Başarabilirmiyiz !!! Gelin birlikte deneyelim…..
Son söz ;
Ahlak ; yalnızca çalmamak değildir .
YAZARLAR
09 Temmuz 2025YAZARLAR
09 Temmuz 2025GÜNDEM
09 Temmuz 2025GÜNDEM
09 Temmuz 2025EKONOMİ
09 Temmuz 2025GÜNDEM
09 Temmuz 2025GÜNDEM
09 Temmuz 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.