Muratlı ilçe merkezinde bulunan, 1967 yılında yapılan ve yaklaşık 15 yıldır kullanılmayan, bu süre zarfında da yıkımına cesaret edilemeyen, 100 tonluk metruk su deposu TESKİ ekipleri tarafından gerekli izin ve önlemler alınarak çok kısa bir süre içerisinde yıkıldı.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
Dışişleri Eski Bakanı
akademisyen
1959 yılında Konya’nın Taşkent ilçesinde doğdu. Ortaöğrenimini İstanbul Erkek Lisesi’nde tamamladı. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi ve Siyaset Bilimi Bölümlerinden mezun oldu. Aynı üniversitenin Kamu Yönetimi Bölümünde yüksek lisans, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktorasını tamamladı. 1990-1995 yılları arasında Marmara Üniversitesi’nde çalıştı. 1993’te doçent, 1999’da profesör oldu. Beykent Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanlığı yaptı. Halen Dışişleri Bakanı.
ESERLERİ:
Stratejik Derinlik / Türkiye’nin Uluslararası Konumu
Ahmet Davutoğlu
Küre Y.
Türkiye’yi çevreleyen yakın kara, yakın deniz ve yakın kıta havzaları, coğrafi olarak dünya anakıtasının merkezini, tarihî olarak da insanlık tarihinin ana damarının şekillendiği alanları kapsamaktadır. Soğuk savaş sonrası dönemin getirdiği dinamik uluslararası ve bölgesel konjonktürde en yakın havzasından başlayarak dışa açılması kaçınılmaz olan Türkiye’nin stratejik derinliğinin yakın kara, yakın deniz ve yakın kıta bağlantıları ile yeniden tanımlanması ve bu derinliğin jeopolitik, jeoekonomik ve jeokültürel boyutlarının dış politika parametreleri olarak kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Modernite Avrupa-merkezli bir tarihî sürecin eseriydi; küreselleşme ise kaçınılmaz bir şekilde başta Asya olmak üzere bütün insanlık birikimini tarihin akış seyrinde tekrar devreye sokacak unsurlar taşımaktadır. Tarihî birikimi etkin bir açılıma temel sağlayacak toplumların öne çıkacağı bu süreçte Türkiye Tarihî derinliği ile stratejik derinliği arasında yeni ve anlamlı bir bütün oluşturma ve bu bütünü coğrafî derinlik içinde hayata geçirme sorumluluğu ile karşı karşıyadır. Stratejik açıdan mihver bir ülke olan Türkiye, bu sorumluluklarının gereğini yerine getirmesi durumunda, yeni dengelerin oluşacağı daha istikrarlı uluslararası konjoktürlere daha uygun şartlarda giren merkez bir ülke konumu kazanacaktır.