CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, yeni anayasada aceleci davranıldığını söyleyerek, iktidarı ayıplı malı kargaşada satmaya çalışan tüccara benzetti. Yeni Anayasa teklifinde, Cumhurbaşkanının aynı zamanda iktidar partisinin de genel başkanı olacağını söyleyerek, Milletvekillerinin sağduyulu davranması gerektiğinin altını çizdi.
Deniz Baykal, TBMM Genel Kurulunda anayasa değişiklik teklifinin tümü üzerindeki görüşmelerde grubu adına konuşma yaptı. Yeni Anayasa için aceleci davranıldığını belirten Baykal, Olağanüstü Hal döneminde Anayasa değişikliklerinin yapılamayacağını savundu.
Düzenlemeyle Cumhurbaşkanının Meclisi gerekçesiz olarak fesih hakkına kavuşacağını ileri süren Baykal, “Kim, kimi feshediyor? Yüzde 50, yüzde 100’ü feshediyor. Yüzde 51’le seçiliyorsun, yüzde 100’ü feshediyorsun.” ifadelerini kullandı.
İşte Başkal’ın o sözlerinden bazı bölümler;
“Matemini yaşayan insanlara hadi koş bana oy verecek diyeceksiniz. Bu, karışıklıkta ayıplı malını satmaya çalışan tüccara benziyor. Başta Fransa olmak üzere bir çok demokratik ülkede, OHAL’de anayasa değiştirmek mümkün değildir.
Hükümetin de ötesinde kaynaklanan bu acelecilik ve dayatmacılığın altında yatan teklifin iç yüzünün ortaya çıkmasından korkması olarak düşünüyoruz. Medya baskı altındadır. Televizyonlar sindirilmiş durumdadır. Meclis TV’yi kapatıp yayın yaptırmamak bu iş değildir.
OHAL’in altında anayasayı değiştiriyoruz. İlk kez 12 Eylül’den sonra uzlaşma olmadan bir anayasa değişikliğini Meclis’ten geçirmeye çalışıyoruz. Şimdi ilk kez milleti ikiye bölecek bir Anayasa zorlamasına çalışılmaktadır.
Bugün daha fazla uzlaşmaya ihtiyacımız var. Bir yandan Türkiye’ye tuzaklar kurulmakta, öte yandan uzun süredir iktidarın oluşturduğu bir tehditle karşı karşıyayız. Böyle bir ortamda, yeni bir rejim değişikliğini tahrik etmek, akılla izah etmek mümkün değildir. Rejimin üzerinde uzlaşma olmazsa milli egemenlik çatısını yıkarsınız.
Bir denetleme imkanı yok. ‘Suç varsa ver mahkemeye’ diyor. Nasıl vereceğiz? Suçun olduğunu iddia edenlerin yapması gereken şey önce 300 üyeyi bulup teklif etmek, daha sonra 360 üyeyi bulup komisyona sevk kararı çıkarmak, ondan sonra da 400 oyu bulup Yüce Divana sevk etmek. Ya, bu suç teşkil eden bir olayın dışında bir yanlış yok mu? Bu yanlışı Meclisin söyleme hakkı yok mu? Bir denetleme imkanı getirmenin ülke için bir yararı yok mu? Böyle bir mekanizma var mı? Bunların hiçbirisi yok. ‘Bir suç varsa bulursun 400 milletvekilini, mahkemeye verirsin’ mantığı. Peki, mahkemeye veririz, bizi kim yargılar? Benim tayin ettiğim Anayasa Mahkemesi üyeleri…”
Türkiye’de Anayasanın temelinde, milli egemenlik anlayışı vardır. Bu tasarı milli egemenlik anlayışını tahrip etmekte, Meclis’in üstünlüğünü ortadan kaldıracaktır, eşit bile olamayacaktır. Bu Meclis’in arkasında millet var, milli irade var. Her siyasi görüşten parti var. Her inançtan bir insan var. Türkiye’nin tablosu buraya yansıyor. Onun için bütün organlarının üstünde olmak zorunda. İlk kez bir seçim yapacağız yüzde 50 ile cumhurbaşkanı seçeceğiz sonra da bu Meclis’in tamamının yetkisini alacak, yargıyı alacak ve yeni bir anlayış ortaya çıkacaktır. Bir benzeri var mı bunun dünyada. Böyle bir ortamda bu kadar köklü bir Anayasa değişikliğini zorlayarak geçirmeye çalışmak yapılabilecek en büyük yanlıştır.
YAZARLAR
20 Haziran 2025YAZARLAR
20 Haziran 2025GÜNDEM
20 Haziran 2025GÜNDEM
20 Haziran 2025EKONOMİ
20 Haziran 2025GÜNDEM
20 Haziran 2025GÜNDEM
20 Haziran 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.