DOLAR 34,2432 0.27%
EURO 37,8426 0.14%
ALTIN 2.922,780,25
BITCOIN 20811580.2838%
Tekirdağ
23°

AÇIK

05:33

SABAHA KALAN SÜRE

Nevruz nedir?2016 Şanlıurfa’da nevruz kutlamalarına katılacak sanatçılar?

ABONE OL
31 Mayıs 2020 23:21
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Şanlıurfa’da 19 Martta düzenlenecek olan nevruz kutlamalarına katılacak sanatçılar; Koma Gulên Xerzan, Koma Rosida ve Mesud Gewer olduğu belirtti. 
Urfa Newroz Kutlamasına katılacak olan Sanatçılar belli oldu.
1-Koma Gulên Xerzan
2-Koma Rosida
3-Mesud Gewer

Nevruz nedir?

Nevruz Bayramı ya da kısaca Nevruz (Azerice: Novruz, Farsça: نوروز – Noruz, Kazakça: Nawrız, Kırgızca: Nooruz, Kırım Tatarcası: Navrez, Kürtçe: Newroz, Özbekçe: Navro‘z, Türkmence: Nowruz); Afganlar, Anadolu Türkleri, Arnavutlar, Azeriler, Farslar, Gürcüler, Karakalpaklar, Kazaklar, Kırgızlar, Kürtler, Özbekler, Tacikler, Türkmenler ve Zazalar tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı.

Yazılı olarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında adı geçen[3] Nevruz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Günümüz İran’ında, her ne kadar İslami bir kökeni olmasa da bir şenlik olarak kutlanır. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart’ta kutlarken, diğerleri Kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 ya da 23 Mart’ta kutlarlar. Aynı zamanda, Zerdüştlük, hem de Bahailer için de kutsal bir gündür ve tatil olarak kutlanır. Kürtlerde, Nevruz bayramının Kürt ve İran mitolojisindeki Demirci Kawa Efsanesi’ne dayandığına inanılır.[6] Anadolu ve Orta Asya Türk halklarında da Göktürklerin Ergenekon’dan çıkışı anlamıyla ve baharın gelişi olarak kutlanır.

2010’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan Pers kökenli bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir.[8] 28 Eylül – 2 Ekim 2009 arasında Abu Dhabi’de hükümetler arası toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, nevruzu Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi ‘ne dahil etmiştir. 2010’dan başlayarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart’ı “Dünya Nevruz Bayramı” olarak kabul etmektedir.

İsim kökeni

Kelimenin aslı eski Farsçadan gelir: Yeni anlamındaki nava ve gün ışığı/gün anlamındaki rəzaŋh birleşerek oluşturmuşlardır. Anlamı “yeni gün/günışığı” dır ve günümüzün Farsçasında da hâlâ aynı anlamda kullanılmaktadır (nev: yeni + ruz: gün; anlamı “yeni gün”) 

İrani dillerdeki Gün anlamına gelen Ruz (Farsça), Roç (Beluçca), Roc (Zazaca), Roz (Soranice) ya da Roj (Kurmanci) sözcükleri Proto-İranicenin “Rauça”sından gelir. Bu da eski Hint-Avrupacanın manası Işık olan *Leuk- kelime köküne dayanmaktadır. Şu en eski şekilden Rusçadaki Luç, Almancadaki Licht, Yunancadaki Leukós, Latincedeki Lux, İngilizcedeki Light ve Ermenicedeki Luy da oluşmuşlar. Proto-Iranicede Rusçadaki gibi bir k > ç ses ertelemesi ortaya çıkmışdır ve bunun dışında ‘L’ sesi ‘R’ye dönüşmüştür.

Eski İrani dili olan Avesta dilinde Raôçah zamanında esasdan Işık demekti. Eski hint-ari dilindeyse (Bugünkü Kuzey Hindistanda varolan dil grubu) Roçiş kulanılmaktadır.

Nevruz teriminin tarihte ilk bulunduğu kayıtlar, M.S. 2. yüzyıldaki Pers İmparatorluğu kayıtlarıdır, yalnız bundan çok daha öncesindeki (aşağı yukarı MÖ 648 ve 330 yılları arasında) Pers İmparatorluğu altında yaşayan değişik milletlerin Pers Şahına Nevruz gününde hediyeler getirdiğine dair bilgiler mevcuttur

Nevruz diğer Türk devlet ve topluluklarında da kutlanılır. Bunlardan Azerbaycan’da Novruz, Kazakistan’da Nawrız meyramı (Наурыз мейрамы), Kırgızistan’da Nooruz (Нооруз), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Mart dokuzu Kırım Türklerinde Navrez, Batı Trakya Türkleri’nde Mevris adları ile anılır.

Farsça’da yazılışı Nouruz’dur. Türk kökenli bir devlet olan Kazakistan’da (Наурыз мейрамы) Navrız meyrami adı ile kutlanan Nevruz Arnavutluk’ta ise Sultan Nevruz olarak isimlendirilir.
Nevruz ve Ekinoks
Ekinoksta Dünyanın Güneş tarafından aydınlatılmasının sunumu. Güneş ışıkları ekvatora dik geldiği için aydınlanma çemberi kutuplardan geçmektedir.

    Ana madde: Ekinoks

Nevruz, baharın ilk günüdür ve bu gün kuzey yarım kürede bahar ekinoksunun (gün tün eşitliği) oluştuğu gündür. Güneşin ekvatora dik açı ile gelir. Gece ve gündüz birbirine eşitlenir. Ayrıca hem kuzey hem de güney kutbu aynı anda gündoğumu hattındadırlar ve gün ışığı her iki yarımküre arasında eşit olarak paylaşılmaktadır.

Astrolojik olarak 21 Mart, burçlar sırasında ilk olarak bulunan koç burçunun başlangıç günüdür.

2008 yılında, kuzey yarımkürede ekinoks, 20 Mart tarihinde saat 05.48’de gerçekleşmiştir.

Tarih ve gelenek

Nevruz geleneğinin tarihin en son Buzul Çağı’nın bitmesinden hemen önceki günlere yani 15.000 yıl öncesine kadar uzanır. Efsanevi Pers Kralı Cemşid, Indo-Iranlıların avcılıktan hayvacılığa ve yerleşik yaşama geçişini temsil eder. O çağlarda mevsimler insanoğlunun hayatında günümüzdekinden daha yaşamsal bir önem arz ediyordu ve yaşam ile ilgili her şey dört mevsim ile çok yakından ilgiliydi. Zor geçmiş bir kışın sonrasında gelen bahar, tabiat ananın çiçekler, yeşillenenen bitkiler uykusundan uyanması ve sığırların yavrulaması, insanoğlu için büyük bir fırsat ve bolluğun canlanması demekti. İşte böyle bir dönemde bu Nevruz kutlamalarını başlatanın Kral Cemşid olduğu söylenir…

İran evrenbiliminin mimarlarından ve Zerdüştlerin Peygamberi olan Zerdüşt çoğu bayramın kurumsallaşmasını sağlayan kişidir. Nevruz, “belki de” Zerdüşt tarafından kurumsallaştırılan bayramlardan biridir.
Persepoliste krala hediyelerin sunumu

Bundan 12 yüzyıl sonrasında, MÖ 487 yılında, Büyük Darius, Persepolis’teki yeni inşa edilmiş olan sarayında Nevruzu kutluyordu. Son araştırmaların sonuçları bu kutlamaların çok özel bir anlam ifade ettiğini göstermiştir. Sadece Nevruz gününde sabah saatin 06.30’unda güneşin ilk ışıkları gözlemevindeki büyük kabul salonuna denk geliyordu ve bu olay yalnızca 1400 yılda bir gerçekleşiyordu. Bu durum bunun yanı sıra Babillilerin ve Yahudilerinde yeni yılı ile çakışıyordu ve bu nedenden ötürü, bu kutlamaların eski toplumlar için çok uğurlu ve önemli sayıldığı açıktır. Persepolis yerleşnetin ya da en azından ApAdana’non sarayının ve “Yüz sütunlu Salonun” Nevruzu kutlamak amacıyla inşa edildiği sanılmaktadır. Ne yazıkki eski kitabelerde Nevruzdan bahsedilmemektedir.
Afganlarda Nevruz
Afganistandaki kutlamaların yapıldığı Mezarı Şerif Mavi Camisi

Afganistan’da, Nevruz geleneksel olarak iki hafta boyunca kutlanılan bir bayramdır. Hazırlıklar günler öncesinden başlar ve Chaharshanbe Suriden yani Yeni Yıl’dan önceki en son Çarşamba gününden sonra bitmiş olur. Birçok gelenek ve görenek içinde en önemlileri aşağıda sıralananlardır[18][19]:

Haft Mewa 
    İran’da hazırlanan Haft Sinnin aksine Afganistan’da Haft Mewayı yani Yedi Meyve’yi hazırlarlar. Haft Mewa, kuru meyvelardan hazırlanarak kendi şurupları içinde sunulan bir çeşit meyve salatası gibidir. Bu 7 meyve, kuru üzüm, Senjed denilen iğde, antep fıstığı, kuru kayısı, ceviz ve badem ya da eriktir.
Smanak 
    Buğdaydan yapılan bir çeşit tatlıdır. Kadınlar bu tatlıyı bilhassa geceleri bir araya gelerek ve sabahın ilk ışıklarına kadar şarkılar söyleyerek yaparlar. Bu şarkılardan birinin sözleri: Samanak dar Josh o mā Kafcha zanem – Degarān dar Khwāb o mā Dafcha zanem.
Gul-e Surkh Festival 
    Türkçedeki tam karşılığı Kırmızı Gül Bayramıdır (Gül diyerek aslında kırmızı lalelerden bahsedilmektedir. Bu bayram yalnızca Mezarı Şerif kentinde ve yılın ilk 40 günü boyunca laleler gelişirken kutlanan eski bir gelenektir. İnsanlar, ülkenin çoğu kesiminden bu bayrama katılmak için Mezarı Şerif’e gelirler. Bu bayram Jahenda Bālā denilen özel bir dini törenle beraber kutlanır. Bu özel tören çoğu Sünni Afgan’ın inancına göre dördüncü halife olan Ali ibn Abi Talib’in mezarının bulunduğu mavi camide yapılır. Kutlamalar, yılın ilk gününde yani Nevruzda camiye bir bez afişin asılmasıyla başlar ve değişik kutlamalar ile lale tarlalarında ve caminin etrafında tam kırk gün devam eder.
Buzkashi 
    Diğer kutlamalarla beraber buzkashi denilen ve at üzerinde oynanarak yerdeki bir kafası kesilmiş keçi ya da koyunu yerden alarak rakibten önce hedeflenen alana bırakmak şeklinde oynanan bir oyunun turnuvası da düzenlenir. Buzkashi maçları daha fazla Afganistan’ın kuzeyinde ve Kabil’de düzenlenir.
Özel yemekler 
    İnsanlar nevruz için bilhassa de Nevruz arefesinde özel yemekler hazırlarlar. Genellikle, Sabzi Chalaw denen ve pilav ile ıspanaktan oluşan bir yemek hazırlarlar. bunun yanısıra, fırıncılar yalnızca Nevruza has olan ve adına Kulcha-e Nowrozi denen bir çeşit kurabiye yaparlar. Nevruz için hazırlanan yemeklerden bir diğeri de Māhī wa Jelabī yani Kızarmış balık ve Jelabidir ve bu yemek bilhassa pikniklerin vazgeçilmez yemeğidir. Afganistan’da, nişanlanmış çiftlerin ailelerinin, Nevruz ve yine diğer bayramlardan olan Ramazan Bayramı ve Beraat Kandilinde, karşı tarafa hediye vermesi ya da özel yemekli bir davet vermesi bir gelenektir.
Erguvan bahçelerine yapılan geziler 
    Kabilliler Istalif, Charikar ya da çevredeki diğer Erguvan çiçeklerinin açtığı yerlere bilhassa yeni yılın ilk iki haftası piknik yapmak için giderler.
Jashni Dehqān 
    Çiftçilerin bayramı anlamına gelir. Çiftçiler, yeni yılın ilk gününde tarım üretiminin cesaretlendirilmesi için kentlerin içinde yürürler. Günümüzde bilhassa Kabil ya da diğer büyük kentlerde kentin önde gelenlerinin de katılması ile düzenlenir.

Bahailerde Nevruz

Bahailer bu bayramı (Naw-Rúz derler) yalnızca bir bayram olarak değil bunun yanı sıra dini bir tatil şeklinde de kutlarlar. Ancak bu kutlama yalnızca Bahai takvimine göre yeni yılın kutlaması değil bunun yanı sıra tutmuş oldukları 19 günlük oruç’un da bitmesinin kutlanmasıdır.

19 günlük (2 Mart – 20 Mart Bahai takvimine göre Alâ ayıdır.) Bahaî orucunun bitimindeki günün, güneş batışından ertesi günün güneş batışı arasındaki zaman Oruç Bayramı’dır. Bugün bunun yanı sıra Bahaî yılbaşıdır. Bugünle takvimin son ayı olan Alâ ayı sonra ermiş ve Baha ayının ilk günü başlamış olur. Bundan ötürü bugüne nevruz bayramı adı da verilir.

Bayram güneşin koç burcuna girmesiyle başlar. Bu giriş, güneş batışından bir dakika önce bile olsa, hemen oruç bozulur ve bayram tutulur. Bayram toplantısında Nevruz’a ait levih (Bahai inancındaki Tanrı sözlerinin derlendiği kitap) ve dualar okunur.

Kürtlerde Nevruz

Birçok Kürt şair ve yazarın da eserlerinde bulunan Nevruz’u Kürtler 21, 22 ve 23 Mart’ta kutlarlar. Bu bayram ile Kürtler çoğunlukla kent dışındaki bölgelerde ve açık alanlarda bir araya gelir ve gelmekte olan ilkbaharı kutlarlar. Kadınlar rengarenk elbiseler giyerler ve başlarına pullarla süslenmiş ışıltılı örtüler örterler. Topluluk büyük bir ateş yakar ve bu ateşin etrafında dans ederek ya da üstünden atlayarak büyük bir coşkuyla bu bayramı kutlarlar.

Kürt yazar Musa Anter’e göre Nevruz aslında Kürtlerde ilk başlarda 31 Ağustosta kutlanıyordu yalnız daha sonra Arap Takviminin kabul edilmesiyle bu kutlamalar Mart ayına kaymıştır.

“Nevruz kutlu olsun” Kürt dillerinde şu şekilde söylenir: Kurmanci: Newroz pîroz be!, Zazaca: Newroz pîroz bo, ve Sorani: Newroztan pîroz bêt.
Demirci Kawa Efsanesi

    Ana madde: Demirci Kawa Efsanesi

Ateş üstünden atlamak bir Nevruz geleneğidir

Kürtlerde nevruzun Demirci Kawa Efsanesi’ne dayandığına inanılır.[6] Fars mitolojisindeki Kawa efsanesinin Kürt versiyonuna göre, günümüzden 2500 yıl öncesinde Zuhak (Bazı kaynaklara göre Dehak)adında Asurlu çok fakat çok zalim bir kralın altında yaşayan Kawa adında bir demirci vardı. Bu kral tam bir canavardı ve efsaneye göre her iki omuzunda da birer yılan bulunuyordu. Her yıl bu iki yılanı beslemek için Kürtlerden iki genci sarayına kurban olarak getirtip aşçılarına bu iki çocuğu öldürtüp beyinlerini yılanlarına yemek olarak verdiriyordu. Aynı zamanda bu canavar kral ilkbaharın gelmesini de engelliyordu. En sonunda bu zulümden bıkan ve bir şeyler yapmak isteyen Armayel ve Garmayel isimli iki kişi kralın sarayına mutfağa aşçı olarak girmeyi başarırlar ve Kralın yılanlarını beslemek için beyinleri alınarak öldürülen çocuklardan yalnızca birini öldürüp diğerinin gizlice saraydan kaçmasına yardım ederlar[26]. Böylece ellerindeki bir insan beyni ile kestikleri bir koyunun beynini karıştırarak yılanlara vererek her yıl bir çocuğun kurtulmasını sağlamış olurlar. İşte bu kaçan kişilerin Kürtlerin ataları olduğuna inanılır ve bu kaçan çocuklar Kawa isimli demirci tarafından gizlice eğitilerek bir ordu haline getirilirler. Böylece Kawa’nın liderliğindeki bu ordu bir 20 Mart günü zalim kralın sarayına yürüyüşe geçer ve Kawa kralı çekiç darbeleri ile öldürmeyi başarır. Kawa etraftaki bütün tepelerde ateşler yakar ve yanısırakilerle beraber bu zaferi kutlarlar. Böylece Kürt halkı zalim kraldan kurtulmuş olur ve ertesi gün ilkbahar gelmiş olur.
Türklerde Nevruz

    Ana madde: Türk kültüründe Nevruz

Orta Asya’da Nevruz bayramlarında geleneksel olarak pişirilen sümelek buğdaydan yapılan bir çeşit tatlıdır.

Türklerin (Göktürklerin) Ergenekon’dan demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Doğu Türkistan’dan Balkanlara kadar bütün Türk kavimleri ve toplulukları tarafından, MÖ 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart’ta kutlanır.

Türkiye’de bir gelenek, Türk Cumhuriyetleri’nde ise resmî bayram olarak kutlanırken, 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından Bayram olarak kabul edilen bir gün haline gelmiştir.

Türk Takvimi’nde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme Çağ adı verilirdi. Bir çağ iki saat, bundan ötürü bir gün de 24 saattir. Her bir çağ ise sekiz Keh ten ibarettir. Yılbaşı olarak gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı 21 Mart, Nevruz günü olarak kutlanır. Bu güne ve yeni yılın başladığı âna Yılgayak adı verilir.

Oniki Hayvanlı Takvim ve Melikşah’ın Celali Takvimi’nde yılbaşı olarak belirlenen 21 mart, Divânu Lügati’t-Türk’te de ilkbaharın gelişi olarak belirtilir. Türk edebiyatı ve musikisine de Nevruz; Nevruz-ı Asl, Nevruz-ı Arap, Nevruz-ı Bayati, Nevruz-ı Hicaz, Nevruz-ı Acem ve Nevruz-ı Seba olarak girmiştir. Tarihte çoğu devlet tarafından bayram ve gelenek olarak kutlanmıştır. Bunların başında Anadolu beylikleri, Eski Mısır, İran, Safavi, Sasani, Moğollar, Selçuklu ve Osmanlı gelir.

Selçuklu ve Osmanlı’da millî bayram olarak kutlanan Nevruz, Nevruziye isimli şiirlere ve şenliklerle ziyafet verilerek kutlanırdı. Özel olarak hazırlanan Nevruziye isimli macun Osmanlı döneminden kalan bir kültür olarak bu gün hâlâ Manisa’da 21 Mart’ta Mesir macunu şenlikleri yapılmaktadır. Alevi ve Bektaşiler arasında da kimi yorelerde eski takvime atfen Mart Dokuzu adi verilerek kutlanan Nevruz’da özel ayinler yapılırdı, yine Zerdüştler ve Yezidiler’de 21 Mart’ı bayram olarak kabul etmişlerdir.
Ergenekon Destanı

    Ana madde: Ergenekon Destanı
    Moğol ilinde Oğuz Han soyundan İl Han’ın hükümdarlığı sırasında Tatarların hükümdarı Sevinç Han, Moğol ülnete savaş açtı. İl Han’ın idaresindeki orduyu Kırgızlar ve diğer boylardan da yardım alarak yendi. İl Han’ın ülnetdeki herkesi öldürdüler. Yalnız İl Han’ın ufak oğlu Kıyan, eşi Nüküz ve yeğeni ile kaçıp kurtulmayı başardılar. Düşmanın, onları bulamayacağı bir yere gitmeye karar verdiler. Yabanî koyunların yürüdüğü bir yolu izleyerek yüksek bir dağda dar bir geçite vardılar. Bu geçitten geçerek içinde akarsular, pınarlar, çeşitli bitkiler, çayırlar, meyve ağaçları, çeşitli avların bulunduğu bir yere gelince Tanrı’ya şükrettiler ve burada kalmaya karar verdiler. Bu yere “maden yeri” anlamında “Ergene Kon” adını verdiler. Kıyan ve Nüküz’ün oğulları çoğaldı. Dört yüzyıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki, Ergenekon’a sığamadılar. Atalarının buraya geldiği geçidin yeri unutulmuştu. Ergenekon’un çevresindeki dağlarda geçit aradılar. Bir demirci, dağın demir kısmı eritilirse yol açılabileceğini ifade etti. Demirin bulunduğu yere bir sıra odun, bir sıra kömür dizdiler ve ateşi yaktılar. Yetmiş yere koydukları yetmiş körükle hep birden körüklediler. Demir eridi, yüklü bir deve geçecek kadar yer açıldı. İl Han’ın soyundan gelen Türkler tekrar güçlenmiş olarak eski yurtlarına döndüler, atalarının intikamını aldılar. Ergenekon’dan çıktıkları gün olan 21 Mart’ta her yıl bayram yaptılar. Bu bayramda bir demir parçasını kızdırdılar, demir kıpkırmızı olunca önce Hakan, daha sonra beyler demiri örsün üstüne koyarak dövdüler. Bugün hem özgürlük hem de bahar bayramıdır.

Kırım Tatarları’nda nevruz
Navrez kutlaması, Aydınbey, Bulgaristan

Navrez, Nevruz Bayramı’nın Kırım Tatarları arasında söylenen adıdır.

Kırım Tatarları bu bayramda erkenden kalkarlar. Ağaçtan bir dal keserler. Bu dala Çiğdem, Kardelen gibi erken bahar çiçekleri asarlar. Çocuklar bu dalı alıp topluluklar durumunda kapıları ayrı ayrı gezerler. Kapıda Navrez türküsünü söylerler. Ev sahipleri çocuklara hediye olarak yumurta, şeker gibi yiyecekleri sepetlere koyar, verdikleri mendilleri de dala bağlarlar. Bütün evler dolaşıldığında çocuklar verilenleri kendi aralarında pay ederler.

Kırım Tatarları Sovyet rejiminin baskısı ile bu milli bayramlarını kutlayamadıkları için günümüzde çocuklar bu bayramı bilmemekte ve kutlamamaktadırlar. Nadir de olsa Kırım Tatarlarının yaşadığı ülkelerde sembolik olarak kutlamalara rastlanmaktadır.
Kaynak: wikipedia

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.